Memurlara Bilirkişilik Görevi Nedeniyle İzin Verilebilir mi?

Adaletin tecellisinde, mahkemelerin karmaşık veya teknik konularda doğru kararlar verebilmesi için uzman görüşlerine başvurması kaçınılmazdır. İşte bu noktada “bilirkişilik” kurumu devreye girer. Peki, kamu hizmetinde sahip oldukları uzmanlık ve teknik bilgi nedeniyle mahkemeler tarafından bilirkişi olarak görevlendirilen devlet memurlarının durumu ne olacak? Memurlar, bu önemli adli görevi yerine getirirken asli görevlerini aksatmamak adına idari izin kullanabilirler mi? Bu soru, hem memurların hak ve yükümlülükleri hem de kamu hizmetinin devamlılığı açısından önem taşımaktadır.

Devlet Memurları Bilirkişilik Yapabilir mi?

Öncelikle, bir devlet memurunun bilirkişilik yapıp yapamayacağı sorusunu netleştirmek gerekir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu (DMK), memurlara ikinci bir görev yasağı getirmekle birlikte, bazı istisnalar tanımıştır. Kanunun 87. maddesi bu istisnaları sayarken, “…hakem, tasfiye memuru ve bilirkişilere takdir olunan … ücretlerin ödenmesine ilişkin hükümler saklıdır.” ifadesine yer verir. Bu hüküm, memurların bilirkişilik görevi yapmasının önünde yasal bir engel olmadığını ve bu görev karşılığında belirlenen ücretleri alabileceklerini açıkça ortaya koymaktadır.

Bilirkişilik görevi, sadece bir imkan değil, aynı zamanda belirli şartlarda bir yükümlülüktür. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 270. maddesi, resmi bilirkişi listelerinde yer alanların veya mesleklerini icra edebilmeleri için belirli bir konuda bilgi sahibi olması gerekenlerin (ki bu durum birçok uzman memuru kapsayabilir) bilirkişilik görevini kabul etmekle yükümlü olduğunu belirtir. Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün 19.11.2024 tarihli ve 27636 sayılı görüş yazısında da vurgulandığı üzere, geçerli bir mazereti olmayan (tanıklıktan çekinme sebepleri gibi) ve listeye kayıtlı olan devlet memurları da dahil olmak üzere kişilerin, kendilerine verilen bilirkişilik görevini kabul etme yükümlülüğü bulunmaktadır. Elbette, memurun iş ilişkisi içinde olduğu kurumun taraf olduğu davalarda görevi kabul etmemesi veya durumu bildirmesi gibi etik kurallar da mevcuttur.

Amirden İzin Almak Gerekli mi?

Devlet memurlarının en çok merak ettiği konulardan biri de, bilirkişilik görevi için amirlerinden izin almaları gerekip gerekmediğidir. Adalet Bakanlığı’nın görüş yazısı bu konuda oldukça nettir: 657 sayılı Kanun’un ilgili maddeleri değerlendirildiğinde, bilirkişilik görevinin, memurun atamaya yetkili amirinin iznine tabi tutulan ikinci görevlerden olmadığı belirtilmektedir. Dolayısıyla, devlet memurlarının mahkemelerden gelen bilirkişilik görevini yerine getirmek için atamaya yetkili amirlerinden ayrıca bir izin almalarına gerek bulunmamaktadır.

Memurun Bilirkişi Görevi Esnasında Durumu

Gelelim asıl soruya: Amirinden izin alması gerekmeyen ve görevi kabul etme yükümlülüğü bulunan memur, bilirkişilik görevi (duruşmaya katılma, keşif yapma, rapor hazırlama vb.) nedeniyle asli görev yerinde bulunamadığı zamanlar için “idari izinli” mi sayılacaktır?

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü’nün 07/02/2025 tarihli ve 11612869 sayılı görüş yazısı ve atıfta bulunulan mevzuat, bu durum için doğrudan “idari izin verilir” veya “verilmez” şeklinde bir ifade kullanmamaktadır. Ancak metinler bütüncül olarak değerlendirildiğinde ortaya çıkan sonuç şudur:

Bilirkişilik görevi, memur için yasal bir yükümlülüktür.

Bu görevin ifası için amirden izin alınması gerekmemektedir.

Ancak memurun, asli görevlerini yürütme konusunda amirlerine karşı sorumlu olduğu da bir gerçektir.

Bu dengeyi kurmak adına benimsenen yaklaşım, izin mekanizmasından ziyade bilgilendirme ve belgelendirme üzerinedir. Adalet Bakanlığı görüşünde de belirtildiği gibi, memurun, mahkemeler gibi yetkili mercilerden gelen bilirkişi görevine ilişkin duruşma, keşif gibi çağrıları tevsik edici (ispatlayıcı) belgelerle birlikte amirlerine bildirmesi ve onları durumdan haberdar etmesi gerekmektedir.

Dolayısıyla, memurun bilirkişilik görevi nedeniyle görev yerinde bulunamayacağı zamanlar, keyfi bir durum değil, yasal bir zorunluluğun yerine getirilmesi olarak değerlendirilir. Bu durum, “idari izin” adı altında bir izin türü olarak tanımlanmasa da, memurun görevini yapabilmesi için gerekli olan sürenin, amirinin bilgisi dâhilinde ve resmi belgeye dayalı olarak tolere edilmesi gereken bir durum olduğu anlaşılmaktadır. Memur, mahkemenin çağrısı gibi resmi bir belgeyi sunarak, o gün veya saatlerde neden görev yerinde olamayacağını açıklamış olur.

Devlet memurları, uzmanlık alanlarıyla ilgili konularda mahkemeler tarafından bilirkişi olarak görevlendirilebilirler ve geçerli bir mazeretleri olmadıkça bu görevi kabul etmekle yükümlüdürler. Bu görevi yerine getirmek için kurum amirlerinden ayrıca bir izin almaları gerekmemektedir. Bilirkişilik görevinin gerektirdiği (duruşma, keşif vb.) durumlarda görev yerinde bulunamama hali ise, “idari izin” olarak adlandırılmasa da, görevin yasal bir yükümlülük olması ve durumun resmi belgelerle amire bildirilmesi suretiyle yönetilmesi gereken, meşru bir mazeret olarak kabul edilmelidir. Önemli olan, memurun hem asli görevine karşı sorumluluğunu hem de adaletin tecellisine katkı sunma yükümlülüğünü dengeli bir şekilde, şeffaflıkla ve amirini bilgilendirerek yerine getirmesidir.

Yorum gönder